COCA COLANIN YAPILDĞI BÖCEK DİŞİSİ VE ERKEĞİ
Burdada COCA COLANIN SEMBOLÜNÜN TERSİNDE ARAPÇA OLARAK
ALLAH YOK
MUHAMMED YOK
YAZIYOR.
bide böle açıklayıcı bakın;
BUDA COCA COLANIN REKLAM RESMİ
müslümanlardan ne istiyorlar bunlar
Coca-Cola İçecek CEO’su Michael A.
O’Neill, 2008 yılının ilk 6 ayını değerlendirdiği açıklamada, şirketin
bu dönemde güçlü bir büyüme gösterdiğini vurgulayarak, konsolide bazda
satış hacminin %11, net satışların ise %18 artarak 1 milyar 56 milyon
YTL’ye ulaştığını söyledi..
KOLAYA, BOYALI/BOYASIZ
GAZOZA HAYIR!!! SÜT İÇMEYE EVET!!!!Sitemizi yakından takip edenler kabul
ederler ki, gazlı gazsız, boyalı boyasız meşrubatlarda kullanılan katkı
maddelerinin sağlığımıza ve dinî hayatımıza verebilecekleri zararlar
çeşitli vesilelerle sitemizde dile getirilmiştir. En son, ilim
adamlarımızdan muhterem Prof.Dr. Mustafa Nutku Hocamızın okuma rekoru
kırmaya devam eden bilimsel yazısı ile anlamak isteyenler için çok
önemli ip uçları ortaya konmuştur. Bu gün sizlere sunduğumuz bu
yazımızda; ABD, AB ve Türkiye’de bu ürünlerin tüketimi ile ilgili
istatistik bilgiler, bu ürünlerde kullanılan katkı maddelerinin neden
olabildiği rahatsızlıklar, yine saygın bir araştırmacı olan Dr. Murat
Kınıkoğlu’nun bu konu üzerinde kaleme aldığı bir makalesinden
alıntıladığımız çarpıcı ifadeler ve bilinçli bir genç gurubun kola ve
gazlı içeceklerde deneye dayalı tespitlerini içeren ve kamu oyuna
duyurmamızı istedikleri mesajlarını bulacaksınız. Bilhassa okul
döneminin başladığı şu günlerde, pek çok okulda bilinçsiz ve zararlı
beslenme alışkanlıklarına maruz bırakılan çocuklarımızın süte dayalı
doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarından sorumlu olan
anne, baba ve okul yöneticilerinin bu yazımızı ibretle ve dikkatle
okumalarını öneririz.
GIDA RAPORU
Meşrubatçılar Derneği yetkililerinden alınan bilgiye göre, ülkemizde
gazlı içeceklerin oluşturduğu sektörde 39 marka bulunuyor ve 5 büyük
ölçekli firma faaliyet gösteriyor. 2003 yılında 1 milyar 950 milyon
litre olan gazlı içecek tüketimi, 2004 yılında %15 artarak 2milyar400
milyon litreye ulaşmış. Bu tüketimin %67 sini kolalı içecekler, %33 ünü
ise sade ve meyve aromalı gazozlar oluşturuyor. Bu rakamlara göre
Avrupa’da 6.cı, kişi başına tüketim bakımından ise 23.cü konumda yer
alıyoruz. AB’de kişi başına yıllık tüketim 71.7 litreyi bulurken,
ülkemizde 33 lt civarında bulunuyor. ABD’de ise kişi başına yıllık
tüketim 197 lt.dir. Buna karşılık ABD’de kişi başına yıllık süt tüketimi
200 lt. iken bizde sadece 18 lt.dir.
Gerçekleri yansıtmayan aşırı abartılı reklâmların yönlendirmesi,
bilinçsiz beslenme alışkanlıkları, yeni şeylere karşı hayranlık ve kamu
kurumlarının halkı doğru bilgilendirmede gösterdiği acziyet, ister fakir
ister zengin muhitlerde olsun kola ve boyalı/boyasız, gazlı/gazsız
içeceklere aşırı bir düşkünlüğün oluşmasına sebep olmuştur. Kola ve
renkli/renksiz gazozlar artık çoğu ailelerin olmazsa olmaz içeceği
haline gelmiştir. Sofraya oturulunca hemen bardaklara su yerine kola,
gazoz türü içecekler dolduruluyor.
Peki, bu gelişi güzel ve bilinçsiz alışkanlıklarımızın sağlığımıza ve
dinî hayatımıza zarar verebileceğini neden düşünemiyoruz?
Biz bu tür içeceklerde kullanılan katkı maddelerini bir defa daha toplu
halde belirtmeye çalışalım:
KOLALI VE GAZLI İÇECEKLERDE KULLANILAN KATKI MADDELERİ:
Fosforik asit: E338
Gazlı ve çeşitli kolalı içeceklerde kullanılmaktadır. Ancak sağlık
üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Keskin bir tad sağlar ve diğer
doğal benzer tad vericilere nazaran büyük miktarlarda ve ucuzca elde
edilebildiği için üreticiler tarafından tercih edilmektedir.
Ancak genç kadınlarda, kemik gelişiminde gıda eksikliği ile ortaya çıkan
osteoporoz hastalığı riskini artırmaktadır. Fosfor fazlalığı, zayıf
kemik yoğunluğuna yol açabilmektedir. Beslenme uzmanları, vücudun
kandaki fosfor-kalsiyum iyonları arasındaki dengeyi sürdürmeye
çalıştığını belirtmektedirler. Fosfor fazlalığı oluşunca vücudun
kimyasal balans mekanizması bu dengeyi sürdürebil- mek için kemikteki
kalsiyumun dışarı çıkarılmasına yol açar. Neticede fosfor-kalsiyum
fazlası vücuttan dışarıya atılır ve geride gözenekli ve gittikçe
zayıflayan bir kemik yapısı meydana gelir.
Kolalarda kullanılan Kafeinin de aynı sebeplerle son zamanlarda orta
yaştaki erkeklerde görülen zayıf kemik yoğunluğuna sebebiyet verdiği
şüphesi üzerinde durulmaktadır.
Kafein:
Tüketimi, ekseriya kahve, çay, cola, çikolata, kakao ve son zamanlarda
ortaya çıkartılan enerji içecekleri ile olmaktadır. Kafeinin diğer
yaygın kaynakları, reçete gerektirmeyen ağrı kesiciler, soğuk
preperatlar ve uyarıcı ilaçlardır.
Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda karakteristik etkiler,
huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla
idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklardır. Bu semptomlar bazı
insanlarda, günlük 250 mgr ‘dan daha küçük dozajlarda tezahür edebilir.
Diğer bazılarında ise daha yüksek dozlarda oluşur. Günlük 1gr ‘lık
dozlara çıkılması halinde ise, kas seyirmesi, düşünce ve konuşmanın rast
gele akması, yorgunluk duymama ve fizikomotor acitasyonu oluşabilir.
Daha büyük dozlarda hafif duyumsal rahatsızlıklar, kulak çınlaması,
ışığın parlaması gibi rahatsızlıklar rapor edilmiştir. Kafeinin 10 gr’ı
geçen dozu ile, ani krizler, nefes alma güçlüğü ve ölümle sonuçlanmalar
oluşabilir. Alınan maddelerle girebilecek kafein miktarının kabaca
hesabını şöyle yapabiliriz. Bir bardak kahve yaklaşık 100-150 mgr kafein
ihtiva eder, bir bardak çay yarısı kadar, bir bardak kola ise 1/3 ‘ü
kadar kafein ihtiva eder. Bir bardak enerji içeceğinde ise yaklaşık 100
mgr kafein alınmış olur. Reçete ile satılan kafeinli ilaçlar bir bardak
kahvenin ihtiva ettiği kafeinin bir tam üçte biri ile bir buçuk arasında
değişmektedir. İstisna olarak migren hastalığı için kullanılan
tabletlerin her biri 100 mgr kafein ihtiva ederler.
Kafein, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarının gelişmesine ve
ağırlaşmasına neden olabilir. Üst karın ağrıları, bazen peptik ülser ve
kanamalar oluşabilir. Ekstrem yüksek dozlarda ise ritim bozukluğu
eklenebilir, tansiyon düşer ve kan dolaşımı durabilir.
Diğer farklı Teşhisler: Manik olaylar, panik rahatsızlıklar, genel
anksiety rahatsızlıkları klinik raporlarda açıklanmıştır.
Boya Maddesi Karamel (E150):
Şekerin yavaş şartlarda 170 C dereceye kadar ısıtılması sonucunda elde
edilir. Başta kola olmak üzere çeşitli meşrubat, şekerleme, kek ve bazı
hamur işlerinde boya maddesi olarak kullanılır.
Avustralya Hiperaktiv Çocukları Koruma Teşkilatı(HACSG)’na göre alerjik
bünyeli insanların kaçınmaları gerektiği ifade edilmektedir.
CO2 Gazı: E290;
İnsan sağlığına zararlı bir gazdır. Meşrubatlarla aşırı miktarlarda
alınması halinde çeşitli rahatsızlıklara neden olur.
Kola ve diğer Aromalar:
Bütün aromalarda söz konusu olduğu gibi ara işlemlerde ve eritici
ortamlarda etil alkolün kullanılabilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca, bu
tür içeceklerde TSE ve TÜRK GIDA Kodeksi de % 0.5 ‘e kadar alkol
bulunabilmesine izin vermektedir.
Enerji içeceklerinde diğer önemli Katkı maddeleri:
Kafein, İnositol, taurine, carnitine, creatine gibi bir Müslüman için
kökenleri ve sağlığa zararları sebebi ile çok dikkat edilmesi gereken
önemli katkı maddeleridir.
Taurine pankreas salgılarından elde edilen bir maddedir, carnitine ve
creatine hayvan kaslarından izole edilerek elde edilen maddelerdir.
Kafein bitkiseldir ve bu içecekte 80-150 mgr/340 gr içecek,yani 340 gr
enerji içeceğinde 80ila 150 mgr kafein bulunabilmektedir, taurin ise
1200mgr/ 340gr içecek miktarında bulunmaktadır.vs.
Karmin: E120;
Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampoanlarda,
kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır;
hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebeb olabilir.
Ayrıca Hanefi mezhebine göre de haramdır.
Sünî Tatlandırıcılar: Aspartam E951, Asesülfan E950, Sakarin E954;
Tatlandırıcıların diğer kullanım alanı ise toz ve sıvı içeceklerdir. Bu
ürünler’de; Aspartam, asesülfam ve sakarinin kombinasyonu
kullanılmaktadır. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve
kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına rağmen alzaymer
riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı,
özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin
çocukların zeka gelişimlerini olumsuz etkilediği klinik deneylerle
kanıtlanmıştır.
.” Dünyaca kararlarına itibar edilen FDA ‘nın Aspartamlı ürünler için
yaptığı açıklama ise şöyle:
“Dikkatle kontrol edilmiş klinik çalışmalar aspartamın allergan
olmadığını göstermektedir.Ancak,fenyl alilin’ni vucutta yok edecek
enzimi üretemeyen ve kalıtım yolu ile geçen genetik hastalık
Phenylketanuria(PKU)’lu insanlar ve kanında yüksek seviyede fenyl alilin
bulunan hamile kadınlar aspartam konusunda probleme sahiptirler..Çünkü,
onlar aspartamın bileşenlerinden biri olan amino asit fenyl alilin’i
effektif olarak metabolize edemezler.Vücut sıvılarındaki bu amino asitin
yüksek miktarları,beyin tahribine sebep olabilir.Bu sebeple,FDA
aspartam ihtiva eden bütün ürünlerin etiketlerinde fenyl alilin ihtiva
ettiğinin açıkça yazılmasının gerektiğini hükme bağlamıştır”
Evet, katkı maddeleri ile ilgili bu bu bilgiler, bu içecekleri sürekli
olarak tüketen insanlarımız için nasıl bir risk meydana getirdiklerini
çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır
Geçen ay Akşam gazetesinde, konunun uzmanı olarak Dr. Murat
Kınıkoğlu’nun da enfes bir makalesi yayınlanmıştı. Burada, özetle:
“Çeşitli muhitlerde yaşayan aileler arasında bir araştırma yapılsa, süt
içmeleri gereken çağda kola veya boyalı gazozlar içerek vücutları
zehirlenen beyaz suratlı, cılız on binlerce 'kola/gazoz' bağımlısı çocuk
bulunacağından eminim. (Keşke üniversitelerimiz bu araştırmalara
ayıracak vakit bulabilseler.) Çocuklar cılız; çünkü kolanın ve
gazozların şekeri ile karınlarının doyduğunu sanıyorlar; suratları
beyaz, çünkü bu grup içeceklerin en büyük yan tesiri bağırsaklardan
demir emilimini engellemesidir.
Aşırı kola tüketimi ve kola bağımlılığı yalnız bizim değil zengin
ülkelerin de sorunu. Fark şurada; yıllık süt tüketimi kişi başına 200
litre olan Amerikalının sofrasında bir de kola olmasının önemi yok ama
onların onda biri kadar bile (18 litre) süt tüketmeyen ülkemizin
çocukları için çok büyük önemi var. Zaten yeterli protein alamayan, et
yemeyen, süt içmeyen çocuklarımız bir de midelerini kalorisi zengin ama
beslenme değeri düşük gazozla şişirince ilerde kavruk, zayıf, kısa boylu
insan tipleri ortaya çıkıyor...
Çocuğunuza verebileceğiniz en büyük zarar onu devamlı bir kola ve gazoz
içicisi-kola ve gazoz bağımlısı yapmanızdır. Bu kötü alışkanlıktan onu
korumanızın en sağlam yolu ise evinize kola ve gazlı içecekler
sokmamaktır. Renkli içecekler, her gün alınan, yemek masasının devamlı
içeceği olmamalı. Bazılarının yaptığı gibi, buz gibi kolayı kafaya
diktikten sonra çocuğuna 'Ama yavrum sen içme zararlıymış...'diyenlerden
de olmamalısınız. Unutmayın 'evde çocuk varsa' sofranızda devamlı
bulunması gereken tek içecek; su ve süt olmalıdır.
Dünyanın en yararlı içeceği SÜTTEN KORKMAYIN. Yaşlandıkça insanların
kalsiyum ve D vitaminine olan ihtiyacı artar, bu nedenle süt, yalnız
çocukların değil erişkinlerin ve yaşlıların da temel gıdasıdır. Haziran
2005, Journal of Epidemiyology and Community Health dergisinde
yayınlanan bir makalede, Araştırmacıların 665 kişiyi tam 20 yıl boyunca
süt içme ve diğer alışkanlıkları açısından günlük takibe aldıklarını,
katılanların her 5 yılda bir tam sağlık kontrolünden geçirilerek EKG ve
diğer laboratuvar tetkiklerinin yapıldığını. Bir grup tam yağlı süt
içerken kontrol grubundaki diğer kişilerin ise yarım yağlı veya tam
yağsız süt içtiklerini, çalışmanın sonucunda 'tam yağlı süt içenlerde'
ki kalp damar hastalığı ve felç geçirme oranının 'az yağlı veya yağsız
süt içenlere' göre DAHA DÜŞÜK olduğu görülüyor. Yani bugüne kadar bize
öğretilenlerin tam tersi bir sonuç çıkıyor. Araştırmacılara göre 'Tam
yağlı sütün zararlı olduğu görüşünün yeniden tartışılması ve yağlı sütün
diyetimiz içinde layık olduğu yeri alması için çalışılması'
gerekmektedir.” İfadeleri ile konunun önemi vurgulanmıştır.
Dr Murat Kınıkoğlu’nun şu çarpıcı ve acı tespiti ise ibret vericidir;
”Şuna inanıyorum ki süt; köylü Memet efendinin ineğinin memesinden değil
de uluslararası bir firmanın fabrikasından çıkan (formülü gizli!) %500
karla satılan bir içecek olsaydı şu an hepimiz süt içiyor olurduk.
Devletin, köylüden soframıza gelirken üç misli kârla satılan sütün halka
daha düşük fiyatla ulaşması için gerekli tedbirleri alması lazımdır..”
Özetlersek;
1.Çocuklarımızı renkli/renksiz gazozlardan (ve son günlerin modası
enerji içeceklerinden) uzak tutup, onlara süt içme alışkanlığı
kazandıralım..
2.Mutlaka her gün bir bardak süt içmeye çalışalım...
Bilimsel verilere dayalı bu açıklamalarımızdan sonra, bir gurup gencin
deneylere dayalı olarak hazırlayıp, kamu oyuna da duyurmamızı isteyen ve
elektronik posta ile bize gönderdikleri mesajı okumanızı tavsiye
ediyoruz.
“COLA ve Faydaları!!!
Büyük olasılıkla az sonra okuyacağınız birçok şeyi siz zaten daha
önceden biliyordunuz. (!) Ya da bilmeyenler "hadi canım, saçmalık "
diyeceklerdir.Eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız, burada anlatılanlara
inanmadıysanız denemesi bir cola parasıdır. Yani markası ne olursa
olsun, bir kutu Cola yeterli
Gelelim COLA ile ne gibi pratik işler yapabileceğinize:
TUVALETİ TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı veya gazozu klozetin içine dökünüz. Bir saat kadar
bekleyiniz ve sifonu çekiniz. Koladaki sitrik asit helâ taşındaki
lekeleri yok edecektir.
KROM TAMPONLARDAKI PAS LEKELERINI YOK ETMEK İÇİN:
Arabanın tamponunu Cola''ya veya gazoza batırılmış bir sigara paketinin
içindeki alüminyum folyosuyla iyice ovunuz. Tertemiz olacaktır.
AKÜ KUTUP BAŞLARINDA ÇAPAĞI TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı veya gazozu kutup başlarına dökün ve bütün çapak yok
olsun.
PASLANMIŞ BİR CIVATAYI SÖKMEK İÇİN:
Kolaya veya gazoza batırılmış bir bezi bir kaç dakika paslı cıvataya
uygulayınız. Bir kaç dakika sonra rahatlıkla dönecek ve çıkacaktır.
ELBİSENİZDEKİ YAĞ LEKESİNİ ÇIKARMAK İÇİN:
Bir kutu kolayı lekeli giyeceklerin üstüne boşaltın, deterjanı ekleyin
ve her zaman yıkadığınız gibi yıkayın. Cola yağ lekelerinin yok olmasına
yardım edecektir. Ayrıca araba ön camlarındaki her türlü kuş pisliği,
yapışan sinekler veya ağaçlardan dökülen toz , polen,yapışkan maddelerin
çıkarılması için en iyi madde COLA’lı içeceklerdir. 2001 yılında Delhi
Üniversitesinde "kim daha fazla Cola içecek" diye bir yarışma
yapıldığında, sekiz litre Cola içerek kazanan ve 10 dakika içerisinde
herkesin gözü önünde ölen kişinin haberini duymuşsunuzdur. Neden öldü?
Çünkü çok fazla karbondioksit almıştı ve kanında yeterli oksijen yoktu.
Başka bir örnek: Kırılmış dişinizi bir şişe Cola''nin içine koyun ve 10
gün sonra bakın... Diş 10 günde büyük oranda erir. Halbuki dişler ve
kemikler ölümden sonra bile en fazla dayanabilen organlarımızdır. Bir
şişe kola içerek midenize ve dişlerinize ve bağırsaklarınıza ne
yaptığınızı bir düşünün...
Hindistan’da çiftçiler coladan ekstre yapıp haşerelere karşı
kullanıyorlar.
Haa... isterseniz bu çok kuvvetli temizleyicinin geriye kalanını
içersiniz. Bakın bu da bir fayda. Fayda ise eğer??? Peki nedir bu
Cola'nın bu kadar zor temizliklerde bile kullanılabilmesinin sebebi?
Cola'nin ortalama pH değeri 3.4 tur. Bu asidide dişleri ve kemikleri
eritmek için yeterlidir.Temizliklerde bu kadar etkili olmasının sebebi
budur. Aslına bakarsanız Cola ve gazozlarla dünyada kimsenin tavsiye
edemeyeceği kadar KARBONDİOKSİT içiyoruz. Hani şu dışarı atmak için
devamlı nefes alıp verdiğimiz, atmak için uğraştığımız KARBONDİOKSİT!
Peki, bunları niye yazdık ve niye herkes okusun istiyoruz? Bu Cola ile
ilgili gönderilen yazı; genç bir grubun ortak platformlarda aldıkları
bir kararın ürünüdür. Bu yazı İnternet üzerinden gönderilerek yayılması
amaçlanmıştır. Zaten onlar da büyük kartellerden boyalı medyadan ya da
yaz eylemcisi kimi sivil toplum örgütlerinden destek beklemiyorlar. Bu
kadar zararlı bir içecek nasıl olurda bu kadar bilinçsizce tüketilebilir
ve ikisi Amerikan firması olmak üzere bu şirketler bu kadar kâr elde
edebilir? İşte bu bilinçsizliği önlemek için çevrenize, sevdiklerinize
ve özellikle çocuklarınıza bunları anlatın.”
İÇİYORUZ AMA NAPICAZZ!!!